5 Haziran 2016 Pazar

Merhaba

Evet ilk yazımı yazıyorum size.
Aslında blog tutma fikri ilk olarak hiç tanımadığım markette sohbet ettiğim birinden geldi, daha sonra yakın arkadaşlarım da 'bu hayatındaki yaptıklarını bloğa yazsana' diye bana aynı fikir verince, ben de bir ben eksiktim bu dünyada deyip, sonunda kişisel blogumu açtım. Beni tanıyan tanıyor ama internetten yazımı bulup okuyanlar ve 'bu da kim? ' diye düşünenler için; hem kendim, hem de blogumda yazacaklarım hakkında ufak bir özet geçmek istedim.

30 yaşında, sanırım organik hayat ile hafif kafayı bozmuş, spor delisi, hayatı ve yaşamayı çok seven, 'Pollyanna bile benim kadar pozitif midir acaba? '  diye ciddi ciddi düşünen, mutlu olan ama her şekilde mutlu olan biriyim. Bunun yanı sıra İkizler Offroad Takımının co-pilotuyum ki sanırım anlatmayı en çok sevdiğim yanım da bu:) Türkiye Trial Şampiyonasında yarışan ilk ve hala tek kadın yarışçı olma gururunu yaşayan, 2014 Türkiye Co-pilot İkincisi olmanın yanı sıra, katıldığım bir çok yarışta da birinci olmanın mutluluğunu yaşayan, 'Sen kızsın bu kadar zor bir yarışta yarışamazsın' diyen erkekleri takmayıp, yarışıp, başarılı olan bir kadınım. Sadece co-pilot olarak değil pilot olarak da katıldığım yarışta derecem bulunmaktadır. Doğaya olan sevgim offroad ile birleşince çamurdan mutlu olan bir insan oldum:) Ama, organik hayat benim için buradan başlamadı;

2008 yılında 13 yıldır yaptığım spor  olan hentbol'u bırakıp, devamında 14 kilo aldıktan sonra ' Ben ne yapıyorum bu gidiş nereye? ' deyip, daha sonra hayatımdan bütün fast food'u silen, sigarayı bırakır gibi cola'yı bırakıp sonra Eşimin ailesinin organik hayata gecmesi ile kendini bu hayata doğru sürüklenirken bulan ve sonunda bunu yaşam bicimi haline getiren  biriyim. Biliyorum insanlar yüzüme söylemese de bazen bana (aslında bize yani bütün aileye)  'deli' gözü ile bakıyor. Ama organik hayatın içine girdikçe öğreniyorsunuz, öğrendikçe biz ne yiyoruz? Ne içiyoruz? ne sürüyoruz? diyorsunuz ve daha sonra bazı sektörlerin insan sağlığını hiç düşünmediğini; düşünmeye ve görmeye başlıyorsunuz. Öğrendikçe bütün bunlardan uzaklaşmaya ve daha mutlu, sağlıklı bir hayata kavuşuyorsunuz. İşte ben de bu sebepten ötürü, doğal yaşam ve organik beslenme konularında farkındalık yaratma düşüncesi ile yazılar yazmaya karar verdim. 

Yukarıda da yazdığım gibi eşimin ailesi bulaştırdı bu yaşam tarzına beni, Onlar hayatlarında ki kimyasalları çıkarmaya başladıkları zaman, başta 'aman abartıyorlar' diyordum. O kadarcıkla bir şey olmaz diye düşünüyordum. Bizimkiler sağlık nedeni ile bu hayatla tanıştığı için, onlar katı bir şekilde başladı organik yaşama ama ben onları izleyen ve takip eden biriydim. Mesela parfümüm olmadan yaşayamam diyordum. Bu konuda da ciddiydim. Beni yıllardır sürdüğüm ve süreceğim parfümümden hiç bir güç ayıramazdı! Yok kimyasal varmış, yok parfüm kokusu insan sağlığına söyle zararlıymış! Abartmıyorum hiiiiç umrumda değildi.  Ama bedenimin umrundaymış! Acı gerçek ile bir kaç sene sonra karşılaşacaktım. Yok, size öyle uzun uzun, burada 'parfüm şöyle zararlı! , yok ' böyle zararlı ' diye kafanızı şişirmeyeceğim. Ben sadece sağlıklı yaşamaya başladım, organik beslendim, kimyasallardan uzaklaştım, vücudumu temizledikçe parfüm ile yaşayamamaya başladım. Bu duruma direndim, bırakmamak için savaş verdim ama şu anda aşık olduğum parfümümü koklayınca veya sıkınca başıma şiddetli bir ağrı saplanıyor ve kullanamıyorum. Üzülüyor muyum hayır çünkü bana olan zararını anladım. Bazılarınız inanmakta zorlanacak ama tabii ki ter kokmuyorum. Çünkü ter için de organik çözümler var. Mesela her gün koltuk altınıza ter kokmayayım diye sıktığınız deodorantların sizi daha çok göğüs kanserine yaklaştırdığını biliyor muydunuz? Ciddi araştırmaların sonucu bunu gösteriyor. Deodoranta bulunan paraben meme kanserinin en büyük nedenlerinde biriymiş meğerse. Siz terlememek ve kokmamak için sürerken, o sizi hızlı bir şekilde göğüs kanserine sürüklüyor aslında. Bunun başka sağlıklı yolları varken o deodorantları kullanıp kanser riskini artırmaya değer mi? 

Sadece parfüm değil hayatımdan çıkan. Evimde kullandığım temizlik için o deterjanlar, kıyafetler için o çeşit çeşit kullanılan kimyasallar, bulaşık için kullanılan temizlik malzemeleri, bütün bunlar artık hayatımda yok ve inanın evim tertemiz, hem de tam anlamı ile! Bunlar için daha insan sağlığına zarar vermeyecek yollar var. Tabii ki sadece temizlik konusundan bahsetmeyeceğim, aslında blog yazmak istememin nedeni mutfak :) Yani doğal ve sağlıklı beslenme....

Şekeri hayatımdan çıkaralı o kadar uzun zaman oldu ki. Bir de ben! Çayımı 7-8 şeker içerden ben:) Ama şeker o kadar zararlı ki insan için. Eeee ne yapacağız? Mesela özellikle anneler sevebilir bu şeker çözümünü. Şeker yerine mesela  hurma suyu diye bir şey var. Şekerden de çok daha sağlıklı ve çok daha güzel. Tatlı mı istiyorsunuz en güzeli hurma suyu kullanmak. İster hurma suyu diye satın alabilirsiniz, ister hurma suyunu siz de yapabilirsiniz. Veya elma konsantresi var, onu da kullanabilirsiniz. Bunun yanı sıra bal var ama öyle marketten sözde bildiğiniz markaların balından bahsetmiyorum. Balda da o kadar çok kandırmalar varmış ki hakiki bala ulaşmak için verdiğimiz mücadeleyi üreticiler görse, bize acır insan sağlığınla oynamaktan vazgeçerlerdi herhalde. Arı yetiştirmeye kadar gitti bizim bu bal sevdamız ama ilk kovana karınca basması ve eşek arılarının, bizim güzel bal arılarının kovanına saldırması sonucunda bizim arıların kaçması ile son buldu maalesef arıcılık deneyimimiz.  Biz de elimizde ki boş kovanlarla kala kaldık:) Bu konuda ben artık organikten şaşmıyorum. Ürünün üzerinde organik belgesi varsa ve firmaya da güveniyorsam alıyorum. İyi bir bal tatlılarınız için en güzeli olacaktır. Bunun yanında hala uzun yıllardır şeker kulanmasam da yine de çayımı sadece içemiyorum. Kolay değil 7-8 şekerden, şekersiz çay içmeye gelmek. Ama şeker de koymuyorum, çayımı tatlandırmanın en güzel şekilde bal ile tatlandırıyorum.

Bunun dışında 8 yıldır, sağlıklı olarak yaşadığım hayatımın içinde bildiklerimi buradan paylaşmak istiyorum. Hangi bitki çayını ne zaman içiyorum? Hasta olduğumda ne yapıyorum? Bağışıklık sistemimin güçlü olması için nelerden yardım alıyorum. Öksürük için en güzel tedavinin ne olduğunu, antibiyotik yerine ne kullanmak gerektiğini, grip olduğunuzda ilaçsız nasıl geçeceğini. Bütün bunları size anlatmak istiyorum ve tabii ilk denemelerimin komiklikleri de yanında olacak. Belki resimleri de bulurum arşivimden ve yazılarıma eklerim. Ya da  yoğurt, ekmek, peynir tariflerimi. (Bu arada evde yaptığınız ekmeğin tadı hiç bir şey gibi olmuyormuş. Bu arada benim  o kadar vaktim yok demeyin çünkü çok vakte gerçekten gerek yokmuş. Onceden yapıp buzluğa da atabilirsiniz ama en güzeli haftada bir gün ekmek yapmak bence.) Denediğim güzel tatları, mevsim meyvelerini, kullandığım organik ürünleri ve ekim dikim de olduğu için bizim ailede :) Ufak bir tarlamız var ve sonunda kendi sebzelerini yetiştirmekte buldu bizimkiler çözümü :) Dedim size, işin sonu biraz deliliğe gidebiliyor ama seviyoruz. Belki bu şekilde bizim gibi bu hayattan mutlu olacak olanlara buradan yazdığım yazılar ile yardımcı olabilirim. Kendi yaşam tarzımda yaptıklarımı sizle paylaşmaktan mutluluk duyacağım. Umarım sizler de bunu okumaktan mutlu olursunuz ve umarım hayatınızda belki bir şeyleri değiştirmenize ufakta olsa katkım olur. 

Bu hafta içi olaya en güzeli olan mutfaktan başlayıp sizinle diğer yazılarımı buradan paylaşacağım 

Gevher Karacabey 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder