30 Ağustos 2016 Salı

Şekersiz Tatlı - Atom Kurabiyesi

Bu hafta biraz şekersiz tatlılardan devam edeyim dedim:) Sanırım soğuyan hava ile tekrardan tatlı yemek istediği bende başladı. Bir önceki yazımda dediğim gibi, tatlınız şeker ve beyaz unsuz oldu mu o zaman insanın korkacak bir şeyi kalmıyor. Hatta bazen verdiği mutluluk ile de faydasının bile olduğunu düşünüyorum. Bir önce ki yazımda çok olumlu yorumlar geldi, mutlu oldum. Deneyenler olmuş ve çokta beğenmişler. Bugün mutfakta kurabiye yaparken dedim bu haftada bu şekersiz tatlılara yeni bir yazı daha ekleyeyim.

İlk olarak başlamadan önce evde var mı diye bakmanız gerecek malzemeleri yazıyorum;
  • Tam buğday unu, 
  • Yoğurt, 
  • Yumurta, 
  • Kabartma tozu(bunun yerine karbonat öneririm), 
  • Sirke, 
  • Tereyağ, 
  • Zeytinyağ, 
  • Elma, 
  • İncir, 
  • Kayısı, 
  • Tarçın, 
  • Ceviz, 
  • Hurma suyu, 
  • Pekmez


Burada bir içi için hazırlayacağınız malzemeler olacak bir de hamur. İlk hamuru hazırlayın çünkü içini yaparken hamur bekler kabarır.



Hamur Malzemeri;

Bir kabın içine 100 gram Tereyağ ( Benim aldığım organik tereyağ 200 gram bunun yarısını kullanmak bana acıkça biraz fazla geliyor ben 4/1 koyuyorum ama tereyağ lezzet demek, onun için seçimi size  bırakıyorum.)
Çay bardağı zeytinyağı
3 çorba kaşığı yoğurt
1 yumurta sarısı, beyazını sonra üstüne sürmek üzere kenara ayırın.
Sarısını hamura ekleyin.
1 tatlı kaşığı sirke
1 kabartma tozu ( çay kaşığı karbonat kullanabilirsiniz kabartma tozu yerine.)
ve alabildiğince un.

Bütün bunları güzelce karıştırıp hamuru yoğuruyorsunuz. Çok fazla un kullanmayın. çok sert olmasın hamur. Bunu hazırlayıp sıcak bir yere üstünü bezle örtüp koyun. Yaz ayı ise güneşe, kış ise kaloriferin üstüne.

İç Malzemeri;

İki adet elma
2 adet incir
2 adet kayısı
istenildiği kadar ceviz (Cevizi buzdolabı poşetine koyup katı bir cisimle ufak parçalar haline getirin)

Hazırlanışı;

iki tane elmayı güzel bir şekilde rendeleyip tavaya koyun.
1 tatlı kaşığı tarçın ekleyip kısık ateşte 5-6 dk pişirin.
Üstüne 1 çay bardağı (büyük) hurma suyu eklenip pişirmeye devam ediniz. (elma konsantresi de kullanabilirsiniz. Pekmez de dışına olduğu gibi içine de koyabilirsiniz ama pekmez kullanıldığında çok tatlı olmuyor. Eğer fazla tatlı sevmiyorsanız 1 bucuk çay bardağı pekmez de koyabilirsiniz.)
5-7 dk daha güzelce karıştırın. Elmalar güzelce hurma suyunu çekecektir.
 En son altını kapatıp isteğinize göre İncir Kayısı küçük küçük kesip, cevizi ile beraber karıştırın.

Fırın tepsinize yağlı kağıt koyun. Önceden hazırladığınız hamurda ceviz büyüklüğünde bir parça alıp, elinizle düz açıp içine bir kaşık elmalı iç malzemeden ekleyip kapatın. Yuvarlak toplar haline getirip tepsiye koyun. çok küçükte değil, çok büyükte değil. Çok küçük yaptım kuru kuru oluyor, iç az olduğu için de güzel olmuyor. Hepsini yapınca üstlerine yumurta sarısını sürüp 180 derece fırında pişiriyorum. Genelde 20-30 dakika arasında pişiyor ama bu pişme süresi daha öncede yazdığım gibi herkesin fırınına göre değişiyor. Onun için en iyi siz görerek anlayacaksınız. Üzeri hafif pembeleşince alıyorum. Çok kalınca kuru kuru oluyor. Onun için çok fırında tutmamanızı öneririm.

           
         



Bu Kurabiyede en lezzetli yanı hemen fırından çıkar çıkmaz üzerine pekmez dökmeniz. Her bir kurabiye için bir tatlı kaşığı pekmez döküyorum üzerine. Kendi sıcaklığı ile yavaş yavaş emiyor üzerine dökülen pekmezi. Yalnız üzerine yavaş yavaş dökerseniz bir yandan da emer.

Biraz soğuduktan sonra keyifle kurabiyeyi yiyebilirsiniz. Ben özellikle akşamüstünde kahve yanında 1 tane kurabiye keyfi yapmayı çok seviyorum:)
Şimdiden Afiyet olsun.


12 Ağustos 2016 Cuma

Saksıda hayat


Bir şeyler ekmek, dikmek güzel iş ama büyük emekmiş. Hani anneler der ya çocuklarına "tabağında yemek bırakma arkandan ağlar", benim annem biraz gerçekçi bir anneydi. Bunu demek yerine bunlar emekle yetiştiriliyor diye anlatmaya başlardı. Özellikle pirinç aklımdan hala çıkmaz.  Bu işler hiçte kolay olmuyormuş. Şimdi çok daha iyi anladım. Hele ki ilaç kullanmıyorsanız daha da zor oluyor. Mesela binbir emek ile diktiğiniz ve olsun da taze taze, ilaçsız ilaçsız yesek diye beklediğiniz marulların, böcekler tarafından size sorulmadan yenmesi hiçte güzel olmuyor:) Evet onlarında hakkı ama engel olmaya çalışmasak bize bırakmıyorlar. Organik tarım yapmanın zorluğu da burada başlıyor. İlaç atmasanız sebzeleri böcekler yiyor ve insanalar ne yazık ki kenarı böcekler tarafından yenmiş sebzeyi istemiyor ve verim daha da düşüyor çünkü bazen küçücük böcekler büyük hasar verebiliyor. Bu sefer ilaçlanıyor yenmesin diye. Kendi adıma biz böceklerin yediğini tercih ediyoruz. Bir de şöyle bir durum var GDO lu tohum olanları zaten böcek yemiyor. Çünkü GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar)  böceklere karşı dirençli hale getirilmiştir. Fakat ne yazık ki bu işlemler organizmalar üzerinde (tohumların veya yediğimiz besinlerin ) değişime uğratılmasının bize de zararları var. Yapılan deneylerde GDO ürünleri organ tahribatına, sindirim düzensizliklere, yaşlanma hızlanmasına ve kısırlığa neden olduğu tespit edilmiş. Yani anlayacağınız böcekler, kuşlar GDO'lu sebzeleri yemiyor çünkü sebebi var. Bizim neden hala sebebimiz yok? Ben ilk gördüğümde çok etkilenmiştim size de durumu özetlemek için bu fotoğrafı koyuyorum.


*GMO (Genetically Modified Organism) Yani Türkçesi GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) 
*Organic Türkçesi Organik
Solda ki fotoğrafta iki tane mısır koyuyorlar biri GDO'lu diğeri Organik. Sağ tarafta ki fotoğrafta görüldüğü gibi kuşlaar GDO mısırdan bir tatmışlar ve yememişler. Ama organik mısırı bitirmişler. 

Bakınız kuşun bile yemediği mısırı yemek zorunda bırakıyorlar bizi. Ne acı değil mi? Bence elmanız da kurt var diye artık üzülmeyin. Kurt yiyorsa demek ki güzel çünkü onların sistemleri bozulmadı. Biz bunlara o kadar çok maruz kaldık ki vücudumuz artık bizi uyarmayı bıraktı.

Organik tarımda verilen emeklere geri dönersek; Ektiklerimizi ilaçlama yapmayınca topraktan çıkan yabani otlar tam bir problem oluyor... Onları temizlemek başlı başına bir iş. Sebzenin büyümesi için su gerekiyor, eee sulanınca yabani otlarda büyüyor. Onlar büyüdüğünde sebze beslenemiyor. Onun için otları topluyorsunuz ama ama bitki yine su istiyor, siz su verdikçe yabani otlar yine çıkıyor. bu süreç hiç bitmiyor:) Bunun dışında mesela böcekler için yine doğal çözümler var ısırgan otunu toplayıp, suda bekletip, bu suyu ektiğiniz sebzelere sıkmak. (Ama yani otlarlar için tek çözüm el ile temizlemek. Allah'tan semizotu da yabani bir ot:) Yemeği ve salata olarak bizi mutlu ediyor:) ) Şimdi esas konu bu değil. Ben bunun zorluklarından değil keyifli yanlarından bugün size bahsetmek istiyorum.

Benim yerim yok, nasıl dikeyim diyenler için kolay basit olanını anlatmak istiyorum. Maydanozun ne kadar önemli olduğunu bir önce ki yazımda bahsettim. Gelecek yazımda kilo vermedeki etkisini de yazacağım. Onun için belki şimdiden yetiştirmek istersiniz:) Ben önceden yazayım.

Şimdi size nasıl dikeceğinizi, sulama yapacağınızı ve kendi ilaçsız maydanozu nasıl yetiştireceğinizi anlatacağım. Herkes bunu bilmek zorunda değil, ya da uzun zamandır aklınızda ve bir türlü başlayamamış olabilirsiniz Ya da hep istediniz ama nasıl dikileceğini bilmediğiniz için bir türlü yapamadınız. İşte tamam zamanı Basit bir şekilde saksıda dereotu ve maydanoz yetiştirmek için neler yapmalısınız;
Tohum çok önemli. Burada tohumun GDO olmaması lazım, hibrit tohumda olmamalı. Hibrit tohum yada GDO tohum bunları anlatmaya şimdi başlamayacağım, çok uzun olur:) İşin kısa özeti; En güzel tohum, en eski tohum. Dedenizden anneannenizden kalan tohumlar varsa onların kıymetini çok iyi bilin. Gözünüz gibi bakın.. Ekin, yetiştirin, yeniden tohum alın onlardan çünkü çok değerliler. Gelecekte bence tohum altından daha değerli olacak. Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras tohum.

Maydanoz Ve Dereotu Tohumu Nasıl Ekilir?;

İlk ihtiyacınız olanları yazmak istiyorum. Maydanoz ve Dereotu Tohumunu bulduktan sonra torf toprağa ihtiyacınız olacak. Bir de normal toprağa. bunlar dışında sulamak için sulama bidonu da lazım olacak.Sulama bidonu yeniden alacaksanız plastik olanlarını almamanızı öneririm. Çünkü bunlar güneşte kalıyor ve plastik güneşte kalınca kanserojen madde veriyor. Eğer evde varsa o zaman güneşte durmamasına dikkat edin. Burada bir önemli nokta bu sulama bidonlarının delikleri fazla büyük olursa ilk ektiğiniz zaman toprağı kaldırıp tohuma zarar verebiliyor. Onun için alırken deliklerin küçük olmasına dikkat edebilirsiniz. Yada evde hazırda varsa ki bende durum buydu biz bu delikleri elektrik bandı ile kapattık. Şimdi daha az akıyor. Bir de elek ya da delikleri küçük bir süzgeç.

Kısaca özetlersem İhtiyacınız olanlar; Tohum, toprak, torflu toprak, sulama bidonu, Elek
Şimdi ihtiyacınız olanları yazdığımıza göre dikime geçebiliriz.

Şimdi dikime gelirsek;




  1. Saksının yarısından biraz fazlasına kadar güzelce toprak koyun. Toprağı güzelce sıkıştırın, elinizi üzerine bastırın veya küçük bir kürekle) Toprak çok kuru ise biraz sulama bidonu ile su koyun ama fazla değil hafif nemli olsun.










2. Sonra torflu toprağı alta ince bir katman olarak serpin ve onu da bastırıp düzleyin.










3. Sonra tohumları alıp üstüne serpin. Burada çok fazla tohum koymamanız lazım. Bunlar büyüyecek. Çok sık sık olursa büyüyemez. Sıkış sıkış olur yeterli güneş alamazlar onun için serpin güzelce.







4. Üzerinize süzgece koyduğunuz torf toprağı elekten geçirerek üzerine serpin. Bütün tohumlar Torflu toprak ile kapansın. Kalan büyük parçaları diğer saklarının çiçeklerinizin dibine koyabilirsiniz. Tamamen üstü kapanana kadar bu işlemi tekrarlayın.











5. Sonra bu toprağı da eliniz veya küçük bir kürek ile bastırın.







6. En son suyunu koyun. Su çok önemli ne çok fazla olup su içinde kalacak, nede kuru olacak. Bir de suyun çok gelip toprağı kaldırmamasına da dikkat edin.



7. Duracağı yer de önemli. Çok güneş altı olmasın gölge de olmasın. Yarı güneş yarı gölge olan yeri severler. Yada ben gölgede parmaklıklara astım. Gün içinde güneşe koyup daha sonra gölgeye alıyorum. Toprağının hiç kuru kalmaması lazım, tabi su içinde de olmaması lazım. Çok su verirseniz yine olmaz. Toprağı da hiç kup kuru bırakmamanız lazım. Her gün sulayın. Kontrol edin. İşe gidiyorsanız, sabaj bakın kurumuşsa sulayın, bir de işten gelince bakın kurumuşsa yine sulayın. Sıcak yaz günlerinde devamlı kontrol etmek lazım. 

Dereotu 4-5 gün içinde yavaş yavaş topraktan çıkmaya başlayacak. Maydanozlar biraz daha geç çıkıyor. olup toplayacak boyuta geldiğinde bir makasla keserseniz tekrardan uzayacaktır. Artık kahvaltılarınız için yada salatalarınıza kendi maydanozu, dereotunuzu keyifle saksınızdan koparıp yiyebilirsiniz.

İlerleyen günlerde burada büyüme fotoğraflarını da çekip sizinle paylaşacağım. Dilerseniz büyümesini de fotoğraflar ile takip edebilirsiniz.

Bu hafta sonu gelin sizde toprağın keyfine varın. Dikmesi ne kadar keyifliyse onun büyüdüğünü görmek bir o kadar daha keyifli olacak. Ama en güzeli sabahları gelip onu toplayıp taze taze yemek.
Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere....

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Merhaba tekrardan,
Evet yeni yazımı yazmak için biraz zaman geçti ama ne zamandır aklımda olan ve istediğim konuyu yazmak için bugün bilgisayarımın başına geçtim. Çevremde sık sık duyduğum bir şikayeti ele almak istedim. Aslında bu konudan ben de sıkıntı yaşıyorum belli zamanlarda. Özellikle bu süreci çok daha rahat atlatmama yarayan ufak bitkisel çözümleri sizinle bu yazımda paylaşacağım.

Kum dökmek veya böbrek taşı bir çok insanın hayatını kabusa çeviren sağlık problemlerinden biri. Ben de, "acaba içimde inşaat çalışması var da, ben mi bilmiyorum? diye düşünürüm. Hafif bir sızı, yanma gibi şikayetlerde" başladı yine içimde ki inşaat diyorum. Ama taş çok büyük bir acı ve ızdırap olduğunu yaşayanlardan öğrendim. Kimse keşke yaşamasa böyle sıkıntılar ama bazı bünyelerin taş, kum yapmaya daha müsait olduğunu öğrendim. Bir kere şunu demeden geçemeyeceğim, sebzeleri çok güzel yıkayın. Ben bunu çok fazla yapmayan bir insandım, bir kaç kez sudan geçirirdim ya da dalından topladığım bir meyveyi yıkamazdım. İtiraf ediyorum dalından toplanan meyveye su deyince tadının bozulduğunu bile düşünürüm :) Ama üzerinde kalan kum, toprak size ağrı, sızı olarak geri döndüğünü öğrendim. En azıdan salatalarını kum kalmayacak kadar, gerekirse defalarca yıkayın. Bütün sebzelerinizi sabırla defalarca yıkayın. Bunu yapmamanız sonra size ağrı olarak geri dönebilir. Ama bu işlem sizi sebzelerden de soğutmasın çünkü yediklerimizin %70 aslında çiğ olması lazım bunun için size öğünlerinizde güzel bir salatayı tavsiye ediyorum. Bir de en çok yapılan hatalardan biri de sebzelerini suda bırakmak ya da sirkeli suda bekletmek. Bu sebzelerin vitaminini azaltıyormuş, bunu da yeri gelmişken eklemeden geçmedim. Güzel beyaz bir kap öneriyorum ve suda yıkayıp bu kabın dibinde kum kalmayıncaya kadar sebzeleri yıkayabilirsiniz.
Bunun dışında kum ve taş oluyorsa vücudunuzda sizinde su tüketiminize çok önem vermeniz lazım. Her sağlıklı insanın günde 3 litre su tüketmesi lazım. Eğer kum döküyorsanız buna da çok önem verin. Size küçük bir tavsiye idrarınızın rengi aslında size çok şey anlatıyor. Eğer sarı renkli ise o zaman su tüketiminiz az ve sadece kum ve taş için değil, bir çok şey için acil su tüketiminizi artırmalısınız. Ben susamıyorum demeyin. Suyu zaten susamadan içmelisiniz. Düzenli su tüketimine vücudumuzun ihtiyacı var hele ki terlemenin fazla olduğu şu sıcak günlerde.
Bir de hareket edin. Vücudunuzun hareket etmeye ihtiyacı var. Hiç bir spor yapamıyorsanız yemeklerden en az 1 saat sonra çıkıp yürüyün. Vücudumuzun gerçekten hareket etmeye de ihtiyacı var. Yaşamanız için nasıl uyumaya, yemeye ve içmeye ihtiyacı var, aslında hareket etmeyi de bunun içine eklemek lazım. En azından akşamları yürüyün. Bir yerde merdiven mi? Asansör mü ? sorunun cevabı her zaman merdiven olsun. İş çıkışları metroyu kullanıyorsanız, o merdivenler gerçek bir egzersiz sizin için... Bütün gün işte yoruluyorum bir de merdiven mi çıkacağım diye düşünmeyin. Çünkü o size zamanla daha zinde olmanıza yardımcı olacak. Akşamları alın kulaklığınızı, müzik dinleyerek kapınızın önünde yürüyün zamanla enerjinizin artığını göreceksiniz.
Bunun dışında gazlı içecekler, unlu ve şekerli gıdalar, rafine ürünler böbrek taşlarının oluşumunu arttırdığını okudum. Size tavsiyem bu yazıyı okumaya niyet ettiğinize göre sağlığınız önemli ve sağlıklı yaşamak istiyorsunuz o zaman bir iyilik yapın kendinize. Gazlı içecekler, şekerden uzak durun, rafine ürünleri bırakın. Meyve sularını tüketmeyin. Kendi sıktığınız değil, gidip aldığınız meyve suları çünkü çoğu aslında sağlıklı olduğunu düşünüyorsunuz ama size çok zarar veriyor. Ben sigara bırakır gibi gazlı içecekleri bırakmış bir insanım. 6 sene oldu içmiyorum ve onları bıraktıktan sonra 10 yılın üstünde tükettiğim sigaramı bırakmak daha rahat oldu. Kendiniz için bunu lütfen yapın. Bu arada sabahları tost ile gazlı içecek tüketen bir insandım, o kadar bağımlıydım. Bu ürünler  sadece kum, taş değil bütün vücudunuza zarar veriyorlar. Aslında bu işin özü basit. Doğada olmayanı tüketmeyin çünkü biz de doğanın bir parçasıyız. Ama meyve suyu doğada var diyorsunuz değil mi. İçindekileri okuyun, içinde olanlarda doğada yoksa o zaman içtiğiniz doğada yok. En basitinden şeker var, şekersizse koruyucu maddeler var. Bizim vücudumuz doğada olan her şeyi tanımlıyor, ağzınıza koyduğunuz anda sindirim başlıyor ve ona göre enzim salgılıyor, asit oluşturuyor ve sindiriyor. Ama doğal olmayanları tanımlayamıyor ve sindiremiyor. İşte sistem burada bozulmaya başlıyor. Ama yukarıda dediğim gibi içinde ne olduğu çok önemli. Şeker kimyasal bir şey o zarar veriyor bize. İçinde şeker oldu mu artık doğal değil. Hayatınızda kendinize bir iyilik yapın ve doğada olmayanları tüketmeyin.
Bunlar dışında size bir diğer önerim sabahları uyanınca bir bardak ılık suya yarım limon sıkıp içmeniz olacak. Limonlu su kum ve taş gibi sorun için tam bir mucize olmuştur bende. Hatta bunun düzenli yapmanızda da fayda var. Her sabah uyanınca içeceğiniz limonlu su size aynı zamanda vücutta yağ yakımını da hızlandıracak. Forma girmek istiyorsanız bu sizi mutlu edecek. Sindirim sistemini de hızlandırıyor. Tuvalet sorunu yaşayanlarda faydasını görecektir.  Bunun dışında vücudunuz c vitamin alacağı için güne zinde başlamanıza yardımcı olacak. Uzun zamandır sabahları ilk yaptığım limonlu su içmek benim ve her anlamda faydasını gördüm.
Bunun dışında size bir başka önerim çörekotu yağı içmeniz. Ama lütfen organik alın. Ne yazık ki yağlarda sahtekarlık çok oluyor. Sizin çörekotu olarak aldığınız, aslında pamuk yağı ve bir kaç yağın karışımı olabilir. İçinde azıcık çörekotu yağı koyup, diğer yağlar ile karıştırıp satıyorlar genelde. Onun için organik sertifikalı bir çörekotu yağı almanızı tavsiye ediyorum. Sabahları yarım tatlı kaşığı içmek sadece kum için değil bir çok yararı var ama kum ve taş içinde size yardımcı olacaktır. Bu arada bal ile karıştırıp da içebilirsiniz.( 1 kaşık balı yarım tatlı kaşık çörekotu ile karıştırıp içebilirsiniz.) Çörekotu yağını ben en çok bağışıklığı kuvvetlendirdiği için seviyorum ama onun için özel ve tek bir yazı yazacağım çünkü faydalarından bahsetmeye değer :)
Kum dökerken bir de pancarın çok faydasını gördüm. Vücudu bu kadar temizleyen, kum dökmesine bu kadar yardımcı olan başka bitki tanımıyorum. Pancar zamanı sık sık tüketmenizi öneririm. Var olan kum taşların büyümeden vücuttan atılmasına yardımcı olacaktır. Her sebzeyi zamanında tüketmenizi öneririm. O zaman da o bitki büyüyor, yetişiyorsa size o dönemde daha faydası olacaktır. Pancar dönemi başladığında ben kendimi temizlemeye alıyorum. Pancarı hem salata olarak rendeleyip sirke, limon yağ koyup da tüketiyorum, hem de sıkıp meyve suyuna koyuyorum. Mesela sabahları kahvaltı yerine taze sıkılmış meyve suyu çok faydalı. Meyve suyunda size bir tavsiyem daha olacak; Bardağın 4 de 3 meyve suyu, 4 de 1 su koymanız. Bu sindirimi kolaylaştıracak. Bir de havuç suyu koyduğunuzda az saf zeytinyağı koyun. Zeytinyağı, havuç suyunun vücudun emilimini artıracaktır. Ben en favori meyve suyum; Yeşil elma, havuç ve pancar. Sabahları kahvaltı olarak bunu içiyorum. Vücudunuzu temizlenmesine yardımcı olacak. Bir de taze zencefil bulursam çok az ondan da sıkıyorum. Yalnız taze zencefil yoğundur, onun için çok küçük miktar bile yeterli olacak. Halsiz olanlara da tavsiye ederim taze zencefili. Kum dökme problemi olduğunda veya ilkbahar, sonbaharda 1 hafta bu şekilde beslenebilirsiniz. Sabahları aç karnına önce limon suyunuzu içip 10 dk sonra çörekotu yağınızı içip sonra güzel bir elma havuç ve mevsimindeyse içine pancar ekleyip bunu içmek gerçekten vücudun temizlemede çok etkili oluyor. Öğlen de salata yiyebilirsiniz. Bir de akşam hava kararmadan akşam yemeğinizi yemiş olmanızı öneririm. Hava karardıktan sonra artık yemek yemeyin. Vücut saat 10 dan sonra kendini temizlemeye alıyor, siz ona yemek gönderirseniz kendini temizleyemiyor.

Bir de maydanoz tüketmenizi öneririm. Özellikle belli zamanlarda nasıl yukarıda size beslenme önerisinde bulundum meyve suyu yerine maydanoz suyu içebilirsiniz. 1 hafta buda kum ve taş gibi sorunlarda yardımcı olacaktır. Aynı zamanda maydanoz karaciğeri de etkili şekilde temizliyor. 10-15 sap maydanozu alıp ılık su ve limon ekleyip rondodan geçiriyorum daha sonra süzüp içiyorum.

Bunun dışında bir-iki bardak kiraz sapı ile yapacağınız bitki çayını tüketebilirsiniz. Ya da mısır püskülü öneriyorlar. Bir de ısırgan yaprağını bitki çayı olarak içebilirsiniz. Isırgan yaprağı da ara ara içmeyi sevdiğim bir bitki çayıdır. Bağışıklık sistemini çok ciddi güçlendiriyor. Zeytin yaprağı ile ısırgan yaprağını karıştırıp belli zamanlarda içebilirsiniz. Özellikle grip salgınlarından çoğu zaman korumuştur beni:) Isırgan yaprağı kum ve taş dökenlere de öneriyorum.

Bunları yapmanız için illa kum dökmeniz veya taş düşürüyor olmanız gerekmiyor. Şunu da tekrardan belirtmeden geçemeyeceğim; Ben doktor değilim sadece kendi hayatımda deneyimleyip, araştırıp kazandığım yaşam biçimini sizinle paylaşıyorum. Bunlar benim ve ailemin yaptıkları ve hayatımızda çok faydasını gördük. Bu şekilde beslenerek vücudumu temizliyorum. Bu yaşam biçimi bizim için.  Özellikle ilkbahar veya sonbahar dönemlerinde rahatsızlığım olmasa bile kendi vücudumun kedisini yenilemesi için ona fırsat vermeye çalışıyorum. Ben çok faydasını gördüm umarım sizde görürsünüz. Bir sonra ki yazıda görüşmek üzere.