13 Ekim 2018 Cumartesi

Veee Kızım evinde... Merhaba Yeni Hayat

Herkese merhaba 
Doğumdan sonra hiç yazmadığımı fark ettim. Şimdi geriye dönüp ilk 3 ay yani 4. trimester den bahsetmek istiyorum. Hamileliğin devamı olarak kabul edilen bir dönemdir. Aslında tam dünyada yaşamaya uygun haline bu 3 Aydan sonra geliyor insan evladı ama anne 12. Ayda ki bebeği doğurmadığı için erken doğumlar ola ola 9. Aya gelmiş bizlerin doğması. Buna normal zamanda doğum deniyor. Aslında hala da erken doğumlar devam ediyor.
Doğumdan sonra ki 3 ay benim en zorladığım zamanlar oldu. Ama bu anneden anneye değişiyor. Benim çevremde en sevdiği zaman diyen anneleri de biliyorum. Anneden anneye ve bebekten bebeğe değişiyor. Ben kendi hikayemi sizinle paylaşmak istiyorum.

15 Kasım akşamı başlayan sancılarımdan sonra kızım 17 Kasım’da kollarımdaydı. O kadar minik o kadar güzel o kadar harikaydı ki diye bir cümle kurmak isterdim ama o kadar minik, o kadar çaresiz, o kadar bana bağlı ve o kadar ne yapacağımı bilemez şaşkın haldeydim ki bir süre de öyle devam ettim :) eve geldiğimiz ilk zamanlar o lohusa hallerim ahhh ahhh anlatılmaz yaşanır :) size tavsiyem benim gibi herşeyi kendini yapmaya, bütün sorumluluğu almaya çalışmayın.  Bırakın etrafınızda ki insanlar sizin için oradalar. İzin verin onlara. 

Sonra ikinci tavsiyem annelik öyle gökten inmiyor. Zamanla evladınızı en iyi siz anlayacaksınız. Onun ne hissetiğinizi gerçekten hissedeceksiniz. Bu bağlanma ile oluyor, bağlanma da zamanla. İlk ay bol bol sarıp sarmalayın evladınızı. Sakın etrafınızda aaaaa ama bu kucağa alışmış diyenlere aldırmayın. Unutmayın ki Bebek zaten karnınızda büyüyor nasıl kucakçı olmasın:) 

Benim kızım 3 ay sırtı yere değdiği an ağlardı. Sanki bir düğme var ve basınca ağlaması başlar, ayağa diktiğimiz de susardı. Ahhh ahhh bu gözler ne acıyarak bakan suratlar gördü, bu kulaklar ne allah kolaylık versin sana diyenler duydu:)  İşte bu durumlarda yapışık bir evlat ile yaşananın en güzeli sling. Ben mesela memede uyudu koydum devam etti diyemedim hiç.

 Benim kız memede de uyumadı ki. o memede uyudu ve ben onu koyduğum an uyandı. Geceler bile emzirir. Göğüsüme koyar 30 dk sonraya saat kurar yatağına beraber uyuklar 30 dk sonra saatim çalınca yatağa koyardım.  Kaç kes Ruya gördüm uyanır yatağın içinde kızımı arardım. 11 aylık geçen gün yine yaptım bunu :) çok korktum çok endişelendim. Ben ne yapacağım diye. Sadece üstümde uyuyor yada da slingde diye çok korktum. Hepsi yersizmiş büyüdükçe herşey yoluna girdi. 4 buçuk aylıktan beri de kendi yatağında uyuyor. Ve ağlatmadan bu geçişi yaptım. Ağlatmadan da uyku eğitimi oluyor onu da yazacağım ilerki günlerde.

Size tavsiyem bol bol kucağınıza alın, sarın sarmalayın. Uyusun nasıl isterse nerede isterse uyusun. Gazı olduğu zaman yapacağınız çok bir şey yok kendinizi üzmeyin desem de faydası olur mu bilmiyorum. Ama gaz için önerim zaman ve sabır. Bu konuda belki faydası olur diye gaz için yaşadığım tecrübeleri yazmıştım onlara bu kinkten ulaşabilirsiniz.

Veeee lohusalık bir yanda, gazlı bir bebekse gaz ağlamaları bir yandan, sizin değişen dünyanızın etkisi bir yandan, bebeğe alışma süreci bir yandan, koşturarak günler geçerken hepsi azmış gibi bir de etrafta bitip bilmeyen o soru. “Sütün yetiyor mu” ve “emiyor mu?” Ne yapacaksın emiyorsa gelip sen mi ağzına memeyi vereceksin? Yada süt mü basacaksın göğüslerime? Hayır bu sorular öyle sorular ki o süt yetse bile insan bir süre sonra sütüm yetiyor mu? Diye kafayı yedirtiyor insana! Hep diyorum lohusa depresyonu yoktur, lohusayı depresyona sokanlar vardır. 

Sütünüz yetiyor mu yetmiyor mu anlamanın en güzel yolu bir bez takibi, gün içinde yeterince bezi ıslanıyor mu iki kilo kaybının olmaması Oda kontroller ile belli olacaktır. Onun dışında elinizde süt sağma makinası kaç cc çıkmış gezmenize gerek yok. İlk aylar zaten sık sık emzirin. Sarılık riski yoksa ben geceleri sadece kızım uyandığında emzirdim gündüz ama sık sık emzirdim. Onu dışında tabi ki beslenmenize dikkat edin ama bol bol ten teması, bol emzirme ve bol su( biliyorum bunalr insana yetersizmiş gibi geliyor :) sadece bu mu oluyor insan ama gerçekten bu) Gaz için bu linke tıklayarak  yazıma ulaşabilirsiniz.  Bir de gerçekten şu bir gerçek. Sütün üretimi vücuttaki prolaktin hormonu ile alakası. Onun için kendinizi ne olur yıpratmayın. Bazen ne yaparsanız yapın olmuyor. Bu hormonla alakalı. Ama bol bol emzirin gerçekten de bu hormonun salgılanması için gereken şey emzirmek. 

Evladınızı kucaklayın, sarıp sarmalayın bırakın göğüsünüzde uyusun, bırakın kucağınızda yaşasın. Zamanla yatağına da yatmaya, yerde de oynamaya da alışacak. Hatta itecek sizi beni yatağıma koyun diye :) hoş 11 aylık hala sırtında ki düğme çalışıyor! Sırtını yere koyduk mu pek mutlu olmuyor ama en azından giydirirken oyalanabiliyor. 

Bu anlar sadece bir dönem bol bol çıkın evladınızı koyun slinge dolaşın temiz hava alın yürüyün. Yada cok uykusuzum derseniz sadece temiz havada durun. Ama hergün dışarı çıkın. Size en iyi gelecek olan temiz hava ve evladınız. 

İlk 1 ay göğüsümde kolumda yada babasının üstünde ve pusette uyuyan kızım 2. Ayında slinglerde ve pusette uyumaya devam etti. Çok ama ciddi çok zordu benim için çünkü gündüzleri yatağına koyduğum anda zınk diye uyanırdı. Uykusu nerede başlarsa öyle devam etti Hüma’nın. Hala da böyle elbet bir gün değişir umudu ile devam ediyorum ama ben de aaaa bak uyudu arabada dur yatağında devam etsin. Yada arabayı sürerken uyudu ohhh oturayım devam eder o durumu olamadı. Her bebeğin  bir mizacı var onu kabul edip ona göre yaşamak en güzeli. Mesela salonda Işık’ta uyudu başlarda ama sonraları değişti. Mesela 8 ay gündüzleri müzik ile uyuttum ben hümayı ama müzik dışında başka sese uyandı. Onun için kabul ettim ona göre davranıyorum:) güzel bir şekilde eğitti beni benim kızım:))))

Gazımızla, uykusuzluklarımızla, neden ağladığını bilemediğim ağlamalarımızla devam etti. Sanki o doğduğuna ben de doğurduğuma mutsuzdum:) bol bol kucağımı istedi, kucağımda dolaşmak istedi, hareket istedi. Dışarıda çok mutlu oldu onun için hep öğlen uyuyacağı zaman dışarı çıkardık. Mastit olup emme sorunuyla taşıyana kadar dışarısı benim kurtarıcımdı. (Bu konuyu da paylaşacağım sizinle. Efsane emzirme serüvenim:) ) Onun için çekinmeyin çıkın dışarı.

2 aylıktı Hüma araba ile alıp çıkardım dışarı. Tabi ki korktum ağlarsa ne yaparım diye ama yapacak bir şey yoktu kenara çekip dururum sakinleşecek dedim. Önce yakın mesafelere çıktım. İlk otobana çıktığım zaman okyanusları aşıyormuşum gibi hissetmiştim kendimi:) adım atmaktan çekinmeyin.

İlk 3 ay bol bol sarılın, bol bol gezin ve bol bol ağlamak istiyorsanız da ağlayın. İlk annelik şaşkınlık, heyecan, ne yapacağını bilememekmiş gerçekten ama iç sesinize kulak Verin. Evladınızı gerçekten en iyi siz anlayacak ve onu en iyi siz hissedeceksiniz. Sizin hislerinizin yarısı aslında onun hisleri olduğunu duymuştum. 11 aylık bir anne olarak bunun çok doğru olduğunu söyleyebilirim. Anın tadını çıkartın. Bu günler de geçecek ve tüm o zorluklardan geriye tebessüm ve özlemle bakacağınız anılar kalacak. Ve bol bol fotoğraf çekmeyi de unutmayın. Çok ağlıyor olsa bile :) mesela benim kızımın yatırıp sevimli kart ve yazılarla tek tül fotoğrafı olmuştur. Onun dışında genelde ağlarken var :))) ama onlar bile anı iyi ki çekmişim çekebildiğim kadar. 

Bir de bebekte olsalar, yeni doğmuştu olsalar bir iletişim şekilleri var. Bebeklerin dili varmış. Bir arkadaşım bir video göndermişti bana sonra da Kitapta okumuştum. Gerçekten doğru. Mesela meme için neeee diye ağlıyorlar. Ne diyorsa karnı aç. Bununla ilgili bir video var


Gerçekten bir şekilde kendilerini ifade ediyorlar. Ama hep anlayamıyor insan:) 


İlk 3 ay boyunca  Minik canınızın canını bol bol kucaklayın, bol bol koklayın ve hislerinize güvenin:)

17 Nisan 2018 Salı

Hamileliğin son dönemi

Çok zaman geçmiş son yazımdan bu yana.
7 aylık hamileyken yazmışım en son. Şimdi o zaman geçmişe dönüp yavaş yavaş o günleri tekrardan yaşayarak yazı yazma zamanı.
Hamileliğin son dönemi; yanı üçüncü  trimesterde gerçekten denildiği gibi her geçen gün daha da ağırlaşıyormuş insan. Hem tatlı bir heyecan, hem rutin kontroller, hem bebeğin odasını hazırlama telaşı, hem de hastane çantasında neler olmalı, Doğumdan sonra bana neler lazım diye sorular ile hem hızlı hem de sanki geçmiyormuş gibi gelen bir süreydi benim için.

Ay bu koltuğun bu köşesini özleyeceğim, dur şurada da sıkılayım, uyanınca keyif yapamayacağım, dur  yarım saat daha yatağın içinde yuvarlanayım, bir süre gezemeyeceğim diye devamlı akşam dışarıda, yemek organizasyonları ile hamileliğin sonunu getirdim.

Spor aynı şekilde devam etti. Pilates yaptığım günler dışında akşamları yürüdüm bol. Sonbaharın da tatlı serinliği başladığı Eylül, Ekim aylarında bol bol yürüdüm. 4-5 km yürümezsem yetmiyordu.  Şimdi bakıyorum da iyi ki o kadar yürümüşüm çünkü insan yorgun olmasa da bebeği doğduktan sonra kendi bedenini dinlendirmeden onun İçin yaşıyor. Yani o günlere hazırlık oldu benim için. Yorgun olsan da yürü Gevher yürü! Hareket et Gevher hareket et... Özellikle 8. ay zorla akamları yürümek için çıktığımı çok net hatırlıyorum. Ciddi ciddi sürüne sürüne evden çıktığım akşamlar oldu. Ama bu bana çok iyi geliyordu sonrasında.

Çoğu hamile yapar. Hafta hafta aynı pozu çeker. Hiç üşenmedim ben de, her hafta aynı pozu çektim. Ama biraz bana özel oldu. Sonuçta ters bir insanımdır ben:)






40. Hafta biter 41 merhaba...





Evet öyle denildiği ay otur, kalkma, eğilme, zıplama doğum başlar, suyun patlar, doğumu tetiklersin gibi laflara itibar etmedim. Ama bir gerçek ben bütün bunları doğumdan önce de yapıyordum. Öyle bir anda aaaa hamileyim ben dur şunlara başlayım demedim. Bedenim, kaslarım bunlara zaten hazırdı. Doğumu da öyle denildiği gibi ne zıplamak, nede spor tetikledi. Hatta bir ara suni sancı üzerine konuşmaya başlamıştım doktorumla gelmezse diye gün bile vermişti bana... Ama tabi ki bu hareketleri normal bir gebelik için bunu diyebilirim.


Oda olarak biz çok bir şey yapmadık. Hali hazırda olan odaya bir park yatak, bir alt değiştirme koydum., bir de kızıma çekmeceli  bir dolap aldım. Her anne baba farklıdır tabi ki ama ben bu noktada biraz daha büyüsün onun seveceği gibi bir oda hazırlamak istedim. Onu göreyim, tanıyayım, neleri seviyor anlayayım, ondan sonra odasını yapayım istedim. Doğmadan önce bana özel olacaktı. Şimdi Dünya’ya geldikten sonra iyi ki böyle yapmışım diyorum. Kıyafet konusunda da ilk bebek olduğu ,çin daha hiç bir şeyden haberim yoktu :) olaya tamamen yabancı bir insandım ben. tulum mu, iki parça kıyafet mi bilemedim. Bir kaç tane aldım ve doğumdan sonra hangisi ile rahat ettiysem onlardan sipariş verdim. Artık internet çağında yaşıyoruz sipariş verebiliyoruz. İlk zamanlarda Yemek yerken hemen seçip veriyordum. Hem bebeğim kaç kilo doğdu, ne kadar büyük, ne kadar küçük onu da bilebildik bu sayede. Tabi yakınlarımdan aldığım kıyafetler vardı elimin altında. Kim ne verdiyse aldım, giydirdim kızıma çünkü gerçekten çabuk büyüyor ve eskitemiyor bile.

Tabi ki son ayların en büyük heyecanı hastane çantası. Ne alınır, ne koyulur, ne yapılır tamamen kafam karışık bir şekilde bakıyordum. Onun listesini yaptım onu da yazacağım. Ama çok garip bir duygu hiç bilmediğin bir heyecana doğru günler akıp gidiyor. O kıyafetler özenle yıkanıyor, ütüleniyor, yerlerini alıyor. 34. Hafta hazırladığım çantam 41’e kadar bizi bekledi. :) Neredeyse Tabi ki olması gereken bu ama insan çantayı hazırladığı zaman evet gitmiyor muyuz oluyor. Bekliyor, bekliyor, heyecanla bekliyor. En azından bir kasılma olsa oluyor ama benim kız içerdie sadece o elini nasıl yaptığını hala anlamadığım şekilde bir yerler bastırıp ittirmekle meşguldü:)

Ve son haftalar... bitmek bilmeyen bir dönem. Son 40 gün ve Doğumdan sonra ki ilk 40 gün benim için geçmek bilmedi. Sayılı günler çabuk geçmedi:) ağırlaştıkça ağırlaştı denir ya aynen öyle oldu. Ama tabi amuda kalkmama engel olamadı:) yada yürümeme yine bakıyorum da artık doğsun dediğim tek zaman dilimi o haftalardı. Bir yandan koltukların üzerinden özleyeceğim bu halimi deyip yuvarlanıyor, bir yandan keyif kahvaltısı ediyor ( iyi ki yapmışım) bir yandan yatağa geç giriyor geç çıkıyor, ohhh kitabımı okuyor, keyif yapıyor ama bir yanda da evet bu rahat artık bana batıyor diyordum. Kızımı merak ediyordum. Eli, bası, gözü nasıl? yüzü nasıl? hayal etmene çalışıyordum inanılmaz büyük bir heyecan, inanılmaz sabırsızlık, inanılma bir merak mış son aylar... işte tam 5 ay önce bugün Dünyaya geldi güzel kızım... Anne olmak işte hayatımın artık kendim için yaşadığım kısmının sonuna geldiği, kendimden daha çok sevdiğim, düşündüğüm ve gerçekten onun İçin yaşadığım, onun için nefes aldığım an kızımın nefes alması ile başladı.
Hamile olmayı çok sevdiğimi söyleyemem ama anne olmayı çok sevdim ben.

Umarım yazımı okuyan herkes evladını sağlıkla kucağına alıp o güzel kokusunu doya doğa içine çeker. Ve bu mükemmel duyguyu yaşar.