17 Nisan 2018 Salı

Hamileliğin son dönemi

Çok zaman geçmiş son yazımdan bu yana.
7 aylık hamileyken yazmışım en son. Şimdi o zaman geçmişe dönüp yavaş yavaş o günleri tekrardan yaşayarak yazı yazma zamanı.
Hamileliğin son dönemi; yanı üçüncü  trimesterde gerçekten denildiği gibi her geçen gün daha da ağırlaşıyormuş insan. Hem tatlı bir heyecan, hem rutin kontroller, hem bebeğin odasını hazırlama telaşı, hem de hastane çantasında neler olmalı, Doğumdan sonra bana neler lazım diye sorular ile hem hızlı hem de sanki geçmiyormuş gibi gelen bir süreydi benim için.

Ay bu koltuğun bu köşesini özleyeceğim, dur şurada da sıkılayım, uyanınca keyif yapamayacağım, dur  yarım saat daha yatağın içinde yuvarlanayım, bir süre gezemeyeceğim diye devamlı akşam dışarıda, yemek organizasyonları ile hamileliğin sonunu getirdim.

Spor aynı şekilde devam etti. Pilates yaptığım günler dışında akşamları yürüdüm bol. Sonbaharın da tatlı serinliği başladığı Eylül, Ekim aylarında bol bol yürüdüm. 4-5 km yürümezsem yetmiyordu.  Şimdi bakıyorum da iyi ki o kadar yürümüşüm çünkü insan yorgun olmasa da bebeği doğduktan sonra kendi bedenini dinlendirmeden onun İçin yaşıyor. Yani o günlere hazırlık oldu benim için. Yorgun olsan da yürü Gevher yürü! Hareket et Gevher hareket et... Özellikle 8. ay zorla akamları yürümek için çıktığımı çok net hatırlıyorum. Ciddi ciddi sürüne sürüne evden çıktığım akşamlar oldu. Ama bu bana çok iyi geliyordu sonrasında.

Çoğu hamile yapar. Hafta hafta aynı pozu çeker. Hiç üşenmedim ben de, her hafta aynı pozu çektim. Ama biraz bana özel oldu. Sonuçta ters bir insanımdır ben:)






40. Hafta biter 41 merhaba...





Evet öyle denildiği ay otur, kalkma, eğilme, zıplama doğum başlar, suyun patlar, doğumu tetiklersin gibi laflara itibar etmedim. Ama bir gerçek ben bütün bunları doğumdan önce de yapıyordum. Öyle bir anda aaaa hamileyim ben dur şunlara başlayım demedim. Bedenim, kaslarım bunlara zaten hazırdı. Doğumu da öyle denildiği gibi ne zıplamak, nede spor tetikledi. Hatta bir ara suni sancı üzerine konuşmaya başlamıştım doktorumla gelmezse diye gün bile vermişti bana... Ama tabi ki bu hareketleri normal bir gebelik için bunu diyebilirim.


Oda olarak biz çok bir şey yapmadık. Hali hazırda olan odaya bir park yatak, bir alt değiştirme koydum., bir de kızıma çekmeceli  bir dolap aldım. Her anne baba farklıdır tabi ki ama ben bu noktada biraz daha büyüsün onun seveceği gibi bir oda hazırlamak istedim. Onu göreyim, tanıyayım, neleri seviyor anlayayım, ondan sonra odasını yapayım istedim. Doğmadan önce bana özel olacaktı. Şimdi Dünya’ya geldikten sonra iyi ki böyle yapmışım diyorum. Kıyafet konusunda da ilk bebek olduğu ,çin daha hiç bir şeyden haberim yoktu :) olaya tamamen yabancı bir insandım ben. tulum mu, iki parça kıyafet mi bilemedim. Bir kaç tane aldım ve doğumdan sonra hangisi ile rahat ettiysem onlardan sipariş verdim. Artık internet çağında yaşıyoruz sipariş verebiliyoruz. İlk zamanlarda Yemek yerken hemen seçip veriyordum. Hem bebeğim kaç kilo doğdu, ne kadar büyük, ne kadar küçük onu da bilebildik bu sayede. Tabi yakınlarımdan aldığım kıyafetler vardı elimin altında. Kim ne verdiyse aldım, giydirdim kızıma çünkü gerçekten çabuk büyüyor ve eskitemiyor bile.

Tabi ki son ayların en büyük heyecanı hastane çantası. Ne alınır, ne koyulur, ne yapılır tamamen kafam karışık bir şekilde bakıyordum. Onun listesini yaptım onu da yazacağım. Ama çok garip bir duygu hiç bilmediğin bir heyecana doğru günler akıp gidiyor. O kıyafetler özenle yıkanıyor, ütüleniyor, yerlerini alıyor. 34. Hafta hazırladığım çantam 41’e kadar bizi bekledi. :) Neredeyse Tabi ki olması gereken bu ama insan çantayı hazırladığı zaman evet gitmiyor muyuz oluyor. Bekliyor, bekliyor, heyecanla bekliyor. En azından bir kasılma olsa oluyor ama benim kız içerdie sadece o elini nasıl yaptığını hala anlamadığım şekilde bir yerler bastırıp ittirmekle meşguldü:)

Ve son haftalar... bitmek bilmeyen bir dönem. Son 40 gün ve Doğumdan sonra ki ilk 40 gün benim için geçmek bilmedi. Sayılı günler çabuk geçmedi:) ağırlaştıkça ağırlaştı denir ya aynen öyle oldu. Ama tabi amuda kalkmama engel olamadı:) yada yürümeme yine bakıyorum da artık doğsun dediğim tek zaman dilimi o haftalardı. Bir yandan koltukların üzerinden özleyeceğim bu halimi deyip yuvarlanıyor, bir yandan keyif kahvaltısı ediyor ( iyi ki yapmışım) bir yandan yatağa geç giriyor geç çıkıyor, ohhh kitabımı okuyor, keyif yapıyor ama bir yanda da evet bu rahat artık bana batıyor diyordum. Kızımı merak ediyordum. Eli, bası, gözü nasıl? yüzü nasıl? hayal etmene çalışıyordum inanılmaz büyük bir heyecan, inanılmaz sabırsızlık, inanılma bir merak mış son aylar... işte tam 5 ay önce bugün Dünyaya geldi güzel kızım... Anne olmak işte hayatımın artık kendim için yaşadığım kısmının sonuna geldiği, kendimden daha çok sevdiğim, düşündüğüm ve gerçekten onun İçin yaşadığım, onun için nefes aldığım an kızımın nefes alması ile başladı.
Hamile olmayı çok sevdiğimi söyleyemem ama anne olmayı çok sevdim ben.

Umarım yazımı okuyan herkes evladını sağlıkla kucağına alıp o güzel kokusunu doya doğa içine çeker. Ve bu mükemmel duyguyu yaşar.